Birçok organizasyonda çalışanların bilgilerinin sahibinin ya da kullanma hakkına sahip olanın kim olduğu konusunda bir belirsizlik vardır. Çalışanların bilgilerinin satın alındığı ya da kiralandığı konusu da açık değildir. Çalışanın kafasındaki tüm bilgilerin sahibi organizasyon olabilir mi? Dosya dolaplarında ve bilgisayar disketlerinde ya da CD'lerde bulunan bilgi için durum nedir? Danışmanların danışmanlık yaptıkları süre içindeki bilgileri ya da dış kaynaklara devredilen çalışanların bilgileri için nasıl bir durum söz konusu olacaktır? Bu konulara açıklık getirebilecek politikalar henüz hemen hiçbir organizasyonda bulunmamaktadır. Birçok organizasyon, çalışanların bilgisinin en azından dokuz-beş arasında geliştirilen kısmının şirketin mülkiyeti olduğunu düşünmektedir. Ancak, toplumsal değişim böyle bir yaklaşımı daha zor kılmaktadır. Çalışanlar yeni işler ve organizasyonlar arasında daha hızlı hareket etmektedirler. İş yaşamı ile ev yaşamı arasındaki ayırım giderek daha belirsiz hale gelmektedir. Döneme ve duruma bağlı geçici çalışanların sayısı da giderek artmaktadır. Geçmişte çok az firma herhangi bir çalışanın bilgisini belirlemek ve belgelemek konusunda başarılı olmuştur. Eğer bilgi, organizasyon için gerçekten daha değerli bir kaynak oluyorsa, bilgi yönetiminin yasal boyutları da daha fazla dikkat gerektirecektir. Entelektüel mülkiyet hakları, hukuk alanında şu anda en hızlı gelişen konu olmaktadır ve ilerde daha da hızlı büyüyecektir.
BİLGİ YÖNETİMİNİN 10 İLKESİ'ni görmek için tıklayın...
bkz. İsmet Barutçugil, Bilgi Yönetimi, ISBN: 975-8515-26-8, 2002, Sayfa 88/89
Bu kitaptan olan bütün alıntıları okumak için tıklayın...
1 Mayıs 2008 Perşembe
Bilgi Yönetiminin 10 İlkesi - 10: Bilgi Yönetimi Bir Bilgi Sözleşmesi Gerektirir
Posted by
fatihkaraoglu
at
5/01/2008
Labels:
alıntı,
bilgi yönetimi,
kitap: bilgi yönetimi,
yöneticilik
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder