İnternet devi Google, arama motoru olarak başladığı yolculuğuna artık Gmail, Google Docs, Google Translator gibi servisleriyle devam ediyor. Her saniye milyonlarca kişinin arama gerçekleştirdiği Google, bilindiği gibi 2006 yılında YouTube'u da satın alarak kullanıcı kitlesini daha da genişletmişti.
Google'ı yakından tanıyan Ken Auletta da Google'ın insanoğlu üzerinde bıraktığı derin ize kayıtsız kalmamış olacak ki, hazırladığı yeni kitabında Google'ın insanoğluna öğrettiklerini 8 maddede bir araya getirdi.
İşte Google'ın bize öğrettikleri...
1. Hırs ve tutku
Google bir arama motoru olarak doğdu ve Yahoo! gibi devlere karşı meydan okudu. Ancak Google'ın bu kadar kısa sürede büyük başarı göstermesi pek çok nedene bağlandı. Fakat dikkatlerden kaçan bir nokta vardı: Google, iki üniversite öğrencisinin yoğun çabaları sonucu ortaya çıkmıştı; anca bu iki genci bu denli efor sarf etmeye iten ise sahip oldukları hırs ve hedeflerine olan tutkularıydı. Örneğin Yahoo! iş adamlarının sermayeleriyle kurulurken, Google iki öğrencinin kendi çabalarıyla ve fikirleriyle ilerliyordu. Yahoo'nun yatırımcıları Yahoo!'yla yakından ilgilenmezken, Google'ın kurucuları işlerinin hep başında oldu.
2. Hedefe odaklanmanın önemi
Hırs ve tutku, bir şirket için itici bir güç olabilir; ancak hedefe odaklanılmadığında "Kontrolsüz güç, güç değildir" tümcesi akla geliyor. Diğer bir deyişle, "ne için efor sarfetmeli", "hedefimiz ne" sorularının bir yanıtı olmalı ve bu hedef doğrultusunda ilerlemeli. Örneğin Steve Ballmer, bir konuşmasında odaklanma konusunda oldukça ilginç bir açıklama yapmıştı. Açıklamasında "insanlar odaklanma olayını genellikle farklı bilirler; oysa asıl odaklanma, 100 iyi fikri, gerektiğinde arka plana atmak ve doğru hedefe yoğunlaşmaktan başka bir şey değil."
3. Vizyon da gerekli...
Vizyon olmaksızın, hırs ve odaklanma kavramları bir araya gelse de, bataryasız olan bir cep telefonundan farksızdır ve hiçbir işe yaramaz. Bu nedenle Google'ın kurucuları Page ve Brin, "dünyada varolan tüm bilgilere kullanıcıların ulaşabilmesini sağlamak" hedefini vizyonları haline getirdiler. Hatta Google, kütüphane olma yolunda da ciddi bir adım atarak kitapları elektronik ortama aktarmaya başladı bile.
4. Takım kültürünün önemi
Google'ın bugün geldiği noktada takım çalışmasının önemini de görmek gerekiyor. Google'ın çalışma ortamına ve hiyerarşi düzenine baktığımızda da aslında takım kültürünün ve takım çalışmasının Google için ne kadar önemli olduğu daha iyi anlaşılıyor. Tepeden tabana ve tabandan tepe noktasına doğru bilgi alışverişine fazlasıyla önem verem Google, çalışan memnuniyetini her koşulda üst seviyelerde tutmaya çalışıyor.
5. Müşterilere "kral" gibi davranmak
Bilindiği gibi Google'ın gelirlerinin büyük bir bölümü online reklamlardan oluşuyor. Ancak Google, müşterileri için reklamların değil, ücretsiz servislerin önemli olduğunun elbette ki farkında. Kullanıcılarına ücretsiz olarak ulaştırdığı sayısız servisiyle kullanıcıların kalbine giren Google, gelirini de kullanıcılara herhangi bir maliyeti olmayan online reklamlardan kazanıyor.
6. Rakip de olsa şirketlerle ortak çalışmak
Google'ın birçok şirkette görülmeyen farklı bir yönü bulunuyor. Google reklamlarını hemen her sitede artık görmeye alıştık; ancak dikkat ettiğiniz üzere Google reklamlarını Google'ın servislerine rakip olabilecek sitelerde dahi rastlıyoruz. Ancak her iki tarafın da bu işten kazançlı çıkması, Google'ın reklamlarıyla geniş bir kitleye ulaşmasını sağladı. Reklamlarını tıklatarak buradan kendine kazanç kapısı yaratan Google, anlaşmalı olduğu şirketlere de reklamları başına belirli bir ücret vererek "kazan kazan" politikasının farklı bir versiyonunu tüm dünyaya gösterdi.
7. Hayat uzun, ama zaman kısa
Eric Schmidt, Google'ın başarısının sırrını aslında tek cümleyle öyle güzel açıklıyor ki: "Hayat uzun olmasına uzun; ancak fırsatları değerlendirmek hep dar zamanlarda mümkündür". Yanlışlardan ders çıkarmasını bilen ve fırsatları zamanında değerlendiren Google, fırsatları kısa vadede değerlendirmenin önemine dikkat çekiyor.
8. Hiçbir şeyin kesinliği yoktur
Google, bugün için bileği bükülmez bir şirket izlenimini verse de, durumun böyle devam edeceğine dair elbette kimse garanti veremez. Zira mainframe bilgisayar pazarının %70'ini bir zamanlar elinde bulunduran IBM'e, daha sonra hükümet meydan okumuş ve PC'ler ortaya çıkmıştı. İş dünyasının geçmişini yakından inceleyen Clayton Christensen, Google'ın YouTube ve Android ile bambaşka alanlara açıldığını ifade ederek, buna rağmen bu alanlar için herhangi bir iş modelini henüz geliştirmediğine dikkat çekti.
Selim Öztürk, 03.11.2009
http://www.chip.com.tr/konu/google-dan-ogrendigimiz-8-sey_16167.html
3 Kasım 2009 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder